Herkesi anlayabilir, her derdi tanırdım kişinin sözlerinden. Yalanı ve gerçeği birbirinden ayırır ve hakkaniyetle yaklaşabilirdim eskiden...
Kimseye haksızlık etmedim. Mesela kimseden gitmedim, hiç yoktan yere. Gidişlerim hep haklıydı benim. Zaten en çok bundan şikayet ederdim ve Yaradandan her gece haksız olabilmeyi dilerdim...
Şimdi bakıyorum da; ne anlayabiliyorum seni, ne de bilebiliyorum gerçekten derdini. Ayırt edemiyorum bu defa yalanı ve gerçeği. Mesela akıl gerçek derken; kalbim yalanlıyor ihanetini. Akıl sürüklerken beni yad ellere; kalbim ayak diriyor, gidemiyor sen olmayan bir yere...
Söylesene; haklı mıydı gitmelerim? Yoksa yanılanı ben miydim bu hikayenin?
Anlayamayan ben miydim seni? Yoksa sen mi anlatamadın bana kendini?
Söyle; sen öldürmedin mi beni böylece? Ecelim mi gelmişti yoksa sadece?
Söyle... Söyle ki görebileyim hakikati. Söyle ki; atabileyim üzerimdeki kasveti. Söyle ki; galip çıksın bu kavgadan biri... Ya aklım malup etsin kalbimi, yada kalbim kırabilsin aklımın kalemini...
Söyle... Söyle ki; bulabileyim artık yolumu, daha fazla kaybetmeyeyim kendimi... "S.M" - 03.12.2013
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder